ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili ve Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland, İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye adına onay veren imzayı atarken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “oldukça heyecanlı” olduğunu belirtti.
ABD, Türkiye’nin F-16 savaş uçakları ve modernizasyon kiti alımı konusunda Kongre’ye resmi bildirim yapmak için belgelerin NATO’nun depozitör ülkesi konumundaki kendilerine teslim edilmesini beklemişti. ABD Büyükelçisi Jeffry Flake, geçen hafta Reuters’a verdiği söyleşide sadece kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasının yeterli olmayacağına işaret ederek, “Karar Washington’a sunulur sunulmaz (F-16’lar için) resmi bildirim yapılacak” demişti.
Nuland, bu hafta gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında CNN Türk’e verdiği söyleşide,“Büyük bir F-16 filonuz var. Ancak bunu geliştirmek bizim için önemli olacak. 15 günlük süre cuma gecesi başladı. Aslında cumhurbaşkanınız imzayı attığı an oldukça heyecanlıydı. Kurye uçağa bindi, Dışişleri Bakanlığına teslim etti ve biz de bildirimimizi kongreye ilettik.” dedi.
Nuland ayrıca “S-400 meselesinin halledilmesi durumunda” Türkiye’nin F-35 programına dönebileceğinin sinyallerini verdi.
Nuland, “Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliği kararına ilişkin, Türkiye’nin İsveç’e ‘evet’ diyerek bize katılmasını da büyük memnuniyetle karşılıyoruz. İlişkilerimizde en baskın konu bu oldu. Bu nedenle Dışişleri Bakanı Blinken’ın benden yapmamı istediği şeylerden biri de ilişkimizin geri kalan kısmını yeniden canlandırmak ve temmuz ayında Washington’da yapılacak NATO zirvesine hazırlanmak da dahil olmak üzere 2024 yılında yapmamız gereken şeyler hakkında konuşmaya geri dönmekti. Dolayısıyla bu çok önemli ilişkide hep birlikte işimize tam olarak geri dönerken ekonomi, güvenlik ve insan ilişkileri açısından her şeyi planlamak için çok iyimser bir ziyaret oldu” dedi.
F-16 konusuna dikkat çeken Nuland, “Büyük bir F-16 filonuz var. Ancak bunu geliştirmek bizim için önemli olacak. 15 günlük süre cuma gecesi başladı. Aslında cumhurbaşkanınız imzayı attığı an oldukça heyecanlıydı. Kurye uçağa bindi, Dışişleri Bakanlığına teslim etti ve biz de bildirimimizi kongreye ilettik. Cuma gününden itibaren 15 gün sonra bu bildirim süresi sona erecek ve ardından uygulamaya geçeceğiz. Öncelikle bu anlaşmanın birkaç parçası var. Bunlar mevcut jetlerin modernizasyonu ve yeni jetlerin satışı. İki parça da önemli. Anladığım kadarıyla modernizasyon derhal başlıyor. Açıkçası yeni jetlerin ne zamana hazır olacağını ezbere bilmiyorum, ancak Türkiye’nin bu jetlere kavuşmasının ABD için bir öncelik olduğu aşikar” diye konuştu.
“ABD, S-400 aşılırsa Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır”
S-400 meselesinin “halledilmesi” gerektiğini vurgulayan Nuland, şunları kaydetti:
“Patriot satışını müzakere etme sürecindeydik ve bu müzakereler devam ederken Türkiye başka bir yöne gitti. Bu yüzden bugün bazı görüşmeler yaptık. Açıkçası bu S-400 meselesini halledebilirsek, ki bunu yapmak istiyoruz. ABD, Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır. Ama önce bu diğer meseleyi çözmeliyiz ve bunu çözerken aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir hava savunmasına sahip olmasını sağlamalıyız. Uzun yıllardır hem S-400 alımından önce hem de o zamandan beri hava savunmasını güçlendirmeyle ilgili görüşmeyi teklif ediyoruz. Bildiğiniz üzere bu karmaşık bir konu. Bugünlerde herkesin hava savunmasına ihtiyacı var. Bunu dünyanın her yerinde görüyoruz. Ama yine de bu konuyu aşabilirsek, CAATSA meselesi ortadan kalkacak ve F-35 konuşmalarına geri dönebileceğiz.”
“ABD, Suriye’den çekilmeyecek”
ABD’nin Suriye’den çekilmeyeceğini kaydeden Nuland, “Dün İstanbul’daki kilisede yaşanan trajik olayların da gösterdiği gibi, ki orada hayatını kaybedenler için de başsağlığı diliyoruz. IŞİD hala pek çok yerde aktif ve biz onlarca yıldır terörle mücadelede ortağız. Özellikle de IŞİD nerede olursa olsun, onunla mücadelede güçlü ortaklar olduk. Bunun Türkiye ile devam etmesi gerekiyor, Irak’ta da olsa Suriye’de de olsa… Bu mücadelenin nasıl yürütüleceği konusunda her zaman aynı fikirde olmasak da iş birliğimizi güçlendirmek her zamankinden daha önemli. Bu dün İstanbul’da da görüldü, Ürdün’deki kendi kuvvetlerimiz karşısında da trajik bir şekilde görüldü. Bu nedenle birbirimize ihtiyacımız var. Konuştuğumuz konulardan biri de terörle mücadelede iş birliğini yeniden güçlendirmek ve Suriye’de nasıl bir yol izleyeceğimiz konusunda diyalog kurmaktı, çünkü iki tarafın da orada özellikle terörle mücadele konusunda önemli çıkarları var” ifadelerini kullandı.
“En önemlisi rehine anlaşması”
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını değerlendiren Nuland, şunları kaydetti:
“Bu Hamas’ın İsrail topraklarında İsrail’e yaptığı vahşi bir saldırıyla başladı. İsrail de tabii ki karşılık verdi. Şimdi masum sivilleri büyük bir tehlike altına sokan bir durum var. İnsani yardımın Gazze’ye girebilmesini sağlamak için İsraillilerle yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Böylece insanlar olabildiğince korunabilsin. Ancak şu anda en önemli olan şey Hamas ve İsrail arasında bir rehine anlaşması imzalanması için son günlerde yürüttüğümüz çalışmalara devam edebilmek. Bu sayede çatışmalarda önemli bir duraklama yaşanabilir. Bu da daha fazla insani yardım sağlanmasına olanak sağlayıp ileriye dönük bir yol hakkında diyaloğa olanak sağlayabilir. Bu çok çok önemli ve şimdi bunun üzerinde çalışıyoruz.”