Yüce Atatürk’ümüzün vefat yıldönümünde onu coşku, sevgi, büyük saygı ve şükranla bir kez daha anıyoruz.
Atatürk’ümüz dünyada da hiçbir lidere nasip olmamış seçkin bir yere sahip.
35 ülkede heykeli var.
Küba’daki Atatürk büstü.
ABD’nin Başkenti Washington’da, Şili Başkenti Santiago, Venezuela Başkenti Karakas, Meksika Başkenti Mexico City, Küba Başkenti Havana, Yeni Zelanda Başkenti Wellington, Avusturalya’nın Albany kenti bunlardan birkaçı.
120 ülkenin caddelerine ve meydanlarına da onun adı verilmiş.
Türkiye’de de elbette heykelleri çok.
Ne yazık ki hepsi için “başarılı” diyebilmek zor.
En büyük Atatürk heykeli Artvin’dedir.
23 metre yükseklikte ve 60 ton ağırlığındadır.
Atatürk’ü “Dumlupınar’da kayalar üzerinde” gösteren bir heykeldir.
İNSAN SELİ
Onun kurucusu olduğu modern Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında ebedi istirhatgahına ve vefat ettiği Dolmabahçe Sarayı’na yüreklerinde çiçekler açan insan selleri akmıştır.
Atatürk, Türkiye’nin hâlâ “birleştirici milli duygu ve “fikir/ülkü” mayasıdır.
Atatürk, İstiklal savaşımızı büyük zaferle taçlandıran askeri dehadır.
Ama sonrasında onun asıl savaşı modern Türkiye’yi oluşturmak hedefliydi.
Çankaya Köşkü’ndeki kütüphanecisi Nuri
Ulusu anlatıyor:
İlk İstanbul seyahatine çıkarken istediği kitapları koymak üzere karton kutular getirtmiştim.
Atatürk geldi ve “ne yaptığımı” sordu.
“Emrettiğiniz kitapları karton kutulara koydurtuyorum.
Özel trene naklettireceğim cevabını verdim.
“Bekle biraz” dedi.
Kitap adedine şöyle bir baktıktan sonra kütüphaneden ayrıldı.
Az sonra muhafız alayı erleri iki cephane sandığını getirip önüme koydular ve gittiler.
Ne olduğunu anlayamamıştım.
Sandıklara bakıp dururken Atatürk geldi ve şöyle dedi:
‘Nuri oğlum şaşırma, savaşta bunlarla cephane taşıdık.
O savaş bitti.
Şimdi başlayan kültür, sanat, uygarlık savaşıdır.
Okumakla, kitapla olur.
İstiklal Savaşı’nda cephane taşıdığımız o sandıklara kitaplarımı koy. Cephanenin yerini kitaplar alsın.’ ……………
Hamas’ın İsrail’e barbarca saldırısı…
Ve İsrail’in dakikada 8 çocuğu öldürdüğü Gazze yüreklerimizi yakarken artık “savaş sandıklarına mermi değil, kitap konulma zamanı gelse, hem de bütün savaş coğrafyalarında” temennisiyle noktayı koyuyorum.